Anksiyete Nedir?

Kaygı insanlık tarihi ile birlikte gelişim gösteren bir duygudur. Tarih boyunca önemini koruyan anksiyete psikoloji alan dizini için de önemli bir yer tutmaktadır. Anksiyete kavramı en genel tanımı ile sıkıntı, bunaltı ve temelsiz korku olarak tanımlanmakta ve endişe hali için kullanılmaktadır.
İnsanlar, çevre ile birlikte yaşadıkları için, kontrol edemedikleri durumlarla karşılaşmaları olasıdır. Bu durumlar gerek içsel gerek dışsal olarak tehdit edici olabilir ve ego bu durumlarla baş etmede yetersiz kalabilir. Bu gibi durumlarda organizma kendisini korumak için anksiyeteyi ortaya çıkarmaktadır.
Alan dizin incelendiğinde korku ve kaygı kavramının sıklıkla birbiri yerine kullanıldığı ve karıştırıldığı görülmektedir. İki kavram bazı noktaları ile birbirinden ayrılmaktadır. Öncelikle kaygıda, olmuş olan bir durum veya uyarıcıdan dolayı oluşan bir duygu yoktur. Ancak korku durumunda daha önce deneyimlenmiş bir uyarıcı ya da durum söz konusudur. Birey geçmiş deneyiminden korkarken olmamış duruma yönelik kaygılanmaktadır. Diğer bir önemli farklılık ise kaygılı bireyler kaygılarını kolaylıkla anlatamamakta ve tanımlayamamaktadır. Ancak korkulu kişiler korkularını anlatmakta rahattırlar (Fidanoğlu, 2006).
Anksiyete Çeşitleri
Alan dizin çalışmasında birçok anksiyete türü tanımlanmış olsa da DSM-V’te (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders-Psikiyatride Hastalıkların Tanımlanması ve Sınıflandırılması El Kitabı) tanımlanan ve tanı kriterleri belirtilen bozukluklar aşağıda verilmiştir. Bunlar (Köroğlu, 2014):
Yaygın anksiyete bozukluğu: sürekli ve aşırı bir şekilde endişeli olma ile karakterize anksiyete türüdür.
Panik bozukluk: tekrarlayıcı panik atakların görüldüğü ve kişinin kendisini ölecek gibi hissetmesi ile karakterize anksiyete türüdür.
Özgül fobi: belirli bir durum veya nesneden aşırı derecede korkma ve kaçınma hali ile karakterize anksiyete türüdür.
Sosyal fobi: genel olarak toplumsal etkileşim, toplum önünde performans sergileme ile karaktersize olan anksiyete türüdür ve durum odaklıdır.
Travma sonrası stres bozukluğu: travmatik deneyim sonrasında kişide görülen aşırı kaygı ile karakterize anksiyete türüdür.
Anksiyete Yaygınlığı
Anksiyete gerek klinik örneklem gerek sağlıklı popülasyon için sıklıkla görülen bir bozukluktur. Yaşam boyu görülme sıklığı %14-29 arasında değişmektedir. Kadınlar için %17, erkekler için de %4 olarak yaygınlığı bilinmektedir. Sağlıklı popülasyon içinde en sık görülen anksiyete bozukluğu özgül fobiler olmakta ve bunu sosyal fobi takip etmektedir. Diğer yandan sıklığı enaz olan anksiyete bozukluğu ise obsesif kompülsif bozukluk olarak bildirilmiştir.
Anksiyete İçin Sürdürücü Etmenler
Kaygı oluşturan etmenlerin yanında bu durumun sürmesine yardım eden etmenler de bulunmaktadır. Kaygının sürdürücü etkenlerinden en önemlisi çarpık bilişlerin oluşmasıdır. Bu durumun oluşması genellikle kaygının nedeni için düşünmeye başlandığında ortaya çıkmaktadır. Diğer bir önemli sürdürücü etken ise genellemedir. Kaygının diğer durum ve uyarıcılara genellenmesi kaygının kökleşmesine ve daha derin bozukluklara zemin hazırlamasına olanak sağlamaktadır
Kaygının Bireye Etkileri
Kaygının kişi üzerinde farklı etkileri bulunmaktadır. Şahin (2015) fizyolojik etkileri şu şekilde özetlemiştir:
Kan basıncı artar.
Kalp atışı hızlanır.
Kas tonusu gerginleşir.
Vücut ısısı yükselir.
Gözbebekleri büyür.
Tükürük bezleri az çalışır.

Kaygının bireye psikolojik ve sosyal etkileri şu şekilde özetlenmiştir:
Kendiliğe ve ötekilere yönelik düşünceler değişir.
Belirli durum veya nesnelerden kaçınma başlar.
Normal durumlarda bile aşırı kaygı oluşur.
Günlük işlevsellik önemli ölçüde etkilenir.
Başka bozuklukların oluşumunda rol oynar.
Anksiyete Tedavisi
Anksiyete tedavisinde ilaç tedavisi ve psikoterapi önerilmektedir. Ancak en etkili yöntem olarak ilaç tedavisinin yanında psikoterapinin faydalı olduğu görülmüştür
Psikoterapi
Anksiyete bozukluklarında en etkili psikoterapi yöntemi bilişsel davranışçı terapi (BDT) olarak bilinmektedir. Bu süreç genellikle 12 seans kadar sürmektedir. BDT içeriğinde duygu, düşünce ve davranış üçlüsü koordineli olarak değişime uğrar ve iyileşme görülme süresi erkendir. Terapilerde, anksiyete için psikoeğitim verilmesi, gevşeme egzersizlerinin yapılması, kaygıyla olumlu başa çıkma stratejilerinin kazandırılması, çarpık bilişlerin düzenlenmesi ve katı bilişlerin esnetilmesi esas alınmaktadır. Diğer bir noktada ilgili başlıklar için kişilere çeşitli ev ödevleri verilmekte ve değişim sürecinin izlenmesi ve kayıt altına alınıp kişi tarafından da görülmesi sağlanmaktadır.

Anksiyete Nedir?

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir