"Hayatınızın herhangi bir noktasında değişmeye ve gelişmeye başlayabilirsiniz; yeter ki emek ve zaman vermeye hazır olun"
Bir Profesyonelden Özel Ruh Sağlığı Danışmanlığı
Hizmetler
Bireysel Terapi
Bireysel terapi bireylerin hayatlarında zorluk çektikleri süreçlerde veya kişisel gelişimlerini deneyimlemek istediklerinde uzman bir psikoterapistten destek alma süreci olarak tanımlanmaktadır.
Çift ve Aile Terapisi
Çift ve Aile Terapisi (ÇAT), psikolojik sorunların ilişkiler içinde oluştuğu ve problemli etkileşim kalıplarından kaynaklandığı teorisine dayanan bir ruh sağlığı disiplinidir.
Genç-Ergen Terapisi
Ergen Terapileri çocuk ve ergenlerin özellikle kaygı bozuklukları, fobiler ya da travma sonrası stres bozukluklarının tedavi edilmesi üzerine yapılmış, ailelerinde bir etik kuralları olumsuz etkilemeden sürece dahil olduğu bireysel terapinin yöntem ve tekniklerini kullanan bir terapi sürecidir.
Online Terapi
Son yıllarda hayatımıza giren online terapi, çeşitli nedenlerle terapiye gidemeyen bireyler için yeni bir seçenek oluşturmaktadır. Terapi deneyimini çağın getirilerine uygun şekilde sunan online terapi, en az geleneksel yüz yüze terapi kadar etkili olduğu kanıtlanmış bir yöntemdir.
- Online terapi tamamen gizli ve güvenilirdir
- Fiziksel mekana bağlı kalmaksızın terapi hizmeti alabilirsiniz
- Daha rahat ve güvende hissedebilirsiniz
Danışanlar Ne Diyor
“Anksiyete ataklarımı artık yaşamıyorum”
3 ay önce kaygı ve anksiyete problemlerimle ilgili Elif hanımla terapiye başladım. Anksiyete ataklarımı artık yaşamıyorum ve kendimi çok daha iyi hissediyorum, kendisine teşekkür ediyorum
“Elif hanımla yolumuz kesişti”
Eşim ağır bir depresyon sürecindeyken Elif hanımla yolumuz kesişti, keşke hiç ertelemeseydik çok güzel bir ilerleme katettiler gerçekten çok memnun kaldık
“İyi ki terapi hayatıma girmiş oldu”
Kurtulamayacağımı düşündüğüm panik bozukluğum artık sona erdi, seansa başlamamızdan kısa süre sonra ataklarım kesildi, iyi ki terapi hayatıma girmiş oldu
Terapi Hakkında Sık Sorulan Sorular
İlk psikoterapi seansı, terapistin danışanı tanımayı amaçladığı, danışanın geliş nedenlerinin saptandığı, problemin gidişatı ve ileride olabilecek muhtemel durum hakkında konuşulduğu seanstır. İlerleyen süreçte atılacak adımlar planlanır ve hedefler oluşturulur. Bu anlamda terapist danışan ilişkisinin de başladığı önemli bir seans olduğu söylenebilir.
Terapi seansı içerisinde danışanın üzerinde durmak istediği her konudan konuşmak mümkündür. Terapi ortamı içerisinde danışan yargılanmaz, suçlanmaz ve eleştirilmez. Bu sebeple aile, toplum veya sosyal çevre içerisinde konuşmakta zorlanılan her konu terapi seansı içerisinde konuşulabilir. Kişinin her hangi bir çekince duymadan kendini rahat bir şekilde ifade etmesi seansların olumlu ilerleyişi açısından önemlidir.
Danışanın terapiste güveni önemli bir konudur. Bu sebeple terapinin gizlilik ilkesi vardır. Gizlilik ilkesi, görüşmelerde konuşulan bütün bilgilerin hasta ile terapist arasında kalacağına dair olan mesleki ilkedir. Bu ilkenin dışına çıkılmayacağına dair güven ortamının sağlanması danışanın kendini rahat hissetmesini ve paylaşmak istediği problemleri daha iyi ifade etmesini sağlar.
Terapi seansı danışanın özel ve kişisel bilgilerini paylaştığı bir ortamdır. Bu sebeple danışanın terapist ile ilişkisi ve terapist ile güvenli bir bağ oluşturması önemlidir. Sosyal ortam içerisinde herkes ile iletişim kurmayı tercih etmediğimiz gibi, seans içerisinde terapist ile de bu iletişim kurulamayabilir. Böyle bir durumda danışan farklı bir terapiste yönlendirilebilir ve sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi sağlanmış olur.
Hamilelik ve doğum sonrası süreçte yaşanabilecek psikolojik problemler genellikle göz ardı edilmektedir. Ancak hem annenin sağlığı hem de annenin bebeği ile kuracağı ilişkinin sağlıklı olabilmesi açısından bu dönemde yaşanan ruhsal problemler önem taşımaktadır. ‘Doğum mutlu bir olaydır, dolayısı ile bu mutlu olay sonrasında bebek sahibi olan kadının depresyona girmesi beklenmez’ demek bu konuda düşülen en büyük hatalardan biridir. Doğum sonrasında annenin bedeninde salgılanan hormonlarda ani düşüş yaşanabilir ve bu hormonal düşüşler annenin hissettiği duygularda da bir takım dalgalanmalara sebep verebilir. Doğum sonrası depresyonu (Postpartum depresyon) bu dönemde ortaya çıkabilmektedir. Annenin kendini yalnız hissetmesi, çökkün ruh hali içinde olması, bebeği ile ilgilenememesi vb. durumlar sıklıkla görülebilir. Bu süreci dikkatle izlemek önemlidir. Süreç uzuyor veya artarak devam ediyorsa bu konuda yardım alınması şarttır. Gerekli destek sağlanmadığı takdirde annenin depresyonu uzayabilir, gerekli anne-bebek ilişkisi sağlıklı ilerlemez ve bunun sonucunda sağlıklı bağlanma gerçekleşemez. Bu anlamda doğum sonrası süreçte problemlerin dile getirilmesi, problemin küçümsenmemesi ve destek almaktan kaçınılmaması gerekir.
Terapi bir takım çalışmasıdır. Siz ne kadar açık ve hazır olursanız, psikoloğunuz da sizin gelişiminiz ve değişiminiz üzerinde daha etkin bir rol oynar. Terapist, size doğru soruları sormak ve asıl olduğunuz kişiye ayna tutmak için oradadır. Değişim kolay ve kısa sürede gerçekleşmeyebilir. Düzenli ve sistematik bir çalışma gereklidir. Anlık sonuçlar beklemek kişiyi hayal kırıklığına uğratabilir. Eğer siz hayatınızdaki bu değişim için gerçekten istekli ve kararlıysanız; o zaman en büyük adım atılmıştır.
Farklı bilimsel yol ve yöntemleri izleyen pek çok farklı terapi ekolü mevcuttur. Yapılan ilk psikoterapi seansı içerisinde bu konu üzerinde durulabilir ve sürecin aydınlanması sağlanır. Kişinin problemleri, problemlere olan yaklaşımı, içinde bulunduğu ruh hali ve genel şartlar göz önünde bulundurulur. Sonrasında ilerleyen süreçte hangi ekollerin kullanılacağına karar verilir. Hangi terapi yöntemleri ile sürecin ilerleyeceği hakkında danışana bilgi verilir ve bu konuda danışanın da görüşü alınır. Terapide kullanılan ekolün danışanın kişilik yapısına, zihinsel, duygusal ve sosyal niteliklerine uygunluğu önemlidir.
Depresyon, genetik, sosyal ve çevresel etkilere bağlı olarak herkes için yaşanması muhtemel bir problemdir. Bu anlamda yalnızca kadınların sorunu olduğunu söylemek doğru değildir. Ancak istatiksel olarak incelendiğinde depresyonun kadınlarda erkeklere göre iki kat daha fazla olduğunu görüyoruz. Bunun sebeplerinden birini, kadın ve erkeğin yaşamsal farklılıkları ile açıklayabiliriz. Erkekler belirtilerini alkol kullanımı, farklı eylemlere vurum davranışlarını kullanarak ifade etmeleri, kadınların ise bu gibi olanakları kullanamaması ve stres ile baş etmede daha yoğun belirtiler göstermesidir. Bir diğer sebep ise hormonal nedenlerdir. Kadınların gebelik, doğum, premenstrüel dönem gibi biyolojik ve psikolojik olarak zorlayıcı süreçlerden geçmesi depresyona yatkınlığı arttırmaktadır.
İletişim Bilgileri
İletişime geçmek için aşağıdaki iletişim bilgilerini kullanabilirsiniz.
0541 776 0019
info@elifnuhoglu.com
Bahçeşehir 2. Kısım, Avni Akyol Blv. , Loca A blok D:30 / A30 Başakşehir / İstanbul
Çalışma saatleri:
Pazartesi - Pazar
09.00 - 20.00